19 Ağustos 2015 Çarşamba

YAŞLI ÇINAR AĞACI

nisan çiçeklerinin misafirperver ruhundan ötürü tanıdım seni yeşil ile mavinin en güzel tonuydu o gün yağmur yağmıştı gök kuşağı vardı sen bir pencerenin köşesine ilişmiş yağmuru seyrediyordun,bense seni...kırlaşmıştı saçların gözlerin ve dudakların yorgunlardı gülümserken ellerin takatsiz rengin soluk ama huzurluydun.son kez bakıyor gibiydin her şeye.zihnin adeta kaydediyordu kare kare satır satır her şeyi...
yanına yanaşmak istedim bir kaç atım atabildim sadece.dahası gelmedi.bir tek gözlerini gördüm kapanan gözlerini .sonra boynunu büktün öksüz kalmış bir çocuk gibi.gülümsüyordun.buruk bir gülümseme ile başlamıştı matemin nisan çiçekleri utandı o manzarada,kapanıverdi.gök griye toprak siya büründü.gök kuşağı göz açıp kapayana dek gözden kayboldu
 gidişinin ilk matemiydi bu en tazesiydi...sabır diledi yer gök,dağ taş...bu uzun matem ile başa çıkabilmek için .toprak ağladı gömüldüğünde üzerine koşuşturdu nisan çiçekleri toprağa ilk suyunu gök verdi kimsecikler yoktu yanında tabutunu beyaz güvercinler yaptı kırlangıçlar bağladı çeneni ve ipek böcekleri dokudu kefenini...ince ve zarif kuğular taşıdı tabutunu güller karanfiller papatyalar ağladı kuşlar uçuşmuyorlar ötüşmüyorlar masalsız kaldı yavru kuşlar evvel zaman içinde diye başlayan eski zaman masallarından mahum ,geçmişlerine meraklı gözlerle bakan,eksik ve köksüz kaldılar. sarı kanarya ayrılmıyor yanı başından uçmaya başlayamadı hala.yitip gider bu gidişle bir yırtıcının aç zamanında . buralarda durulmaz deyip göç etti kimileri çok dil döktük gitmeyin dedik ,sızlayacak kemikleri...dayanamıyoruz deyip gittiler.biliyorum dönecekler bir gün.hayat kaldığı yerden devam edecek bir sıfır mağlup ta olsa.sen yine bir köşede... yorgun fakat huzurlu gülümseyeceksin.ve bir daha bükülmeyecek boynun öksüz kalmış çocuklar gibi...
ÖZLEDİK SENİ.


                                                                         melahat kırtekin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder