Ne çok soru sorardım küçükken.cevap
hep aynı.”şimdi küçüksün,büyüyünce anlarsın”derlerdi.hala anlamıyorum.içimde
binlerce soru.ya ben büyüyemiyorum,ya da sorduğum soruların cevapları bana hep
teğet geçti.şimdi korkuyorum sormaya.daha ne kadar büyümek lazım soru sormamak
için.
Zihnim almıyor bu satrancın
stratejisini.nerede hangi hamleyi yapmalıyım?anlamıyorum.piyon muyum şah mıyım
çözemiyorum.
Ne çok soru sorardım
küçükken.aldığım cevap hep aynıydı.sorarken korkmazdım.ne duyacağımı
bilirdim.şimdi büyüdüğümü farzederek sorduğum tüm sorulardan korkuyorum.kim ne
cevap verir bilmiyorum.ne yapmalı.sorsam cevap blli değil,anlamsız bir
meçhuldeyim.sormasam içim dolup taşacak bir damlaya tahammülü olmayan bir
bardak gibiyim.
Ne çok soru sorardım küçükken.ne çok
yorardım sevdiklerimi.bir kez off demezlerdi.ben ne sorsam,bilmem neden hep
gülerlerdi.”vakti gelince anlarsın”der gibi.vakti geldi mi anlamıyorum.geldiyse
hani nerede cevaplarım duyamıyorum.içimde bitip tükenmeyen bir merak nehri.git
gide tersine kürek çekiyorum.akışına mı bırakmalı bilmiyorum.gücüm tükeniyor
yavaş yavaş batıyorum.
Ne çok soru soruyorum hala.zamanı
gelmedi mi büyümedim mi hala?yoksa yalanmıydı duyduklarım?
Yok.bazen ne çok şeydir
aslında.bazen sorduğunuz bir soruya karşılık”yok birşey”aslında ne çok şey var
demektir.bunu öyle erken öğrendim ki.yolunda gitmeyen birşeyler olduğunda
anneme sorduğum sorunun tek cevabıydı “yok birşey yavrum”.oysa bilirdim
“söylenecek şey çok ama söylemeye luzum yok” demektir bu.çocuk olmanın acizliği
ile mecburen susardım.
Büyüdükçe
konuşmanın yetmediği durumlarda aynı cümleyi bende kurmaya başladım.yolunda
gitmeyen birşeyler olduğunda “yavrum neyin var senin “sorusuna “yok birşey anne
“diye cevap veriyorum.oysa biliyorum benim bildiğim “aslında çok şey var ama
söylemeye luzum yok”anlamını bileli o bileli çok oluyor…
Melahat
kırtekin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder